bahis siteleri deauricular.com deneme bonusu fenomenbet mobil fenomenbet fenomenbet giriş deneme bonusu veren siteler betbonusking.com deneme bonusu
maltepe escort ataşehir escort pendik escort kurtköy escort ümraniye escort maltepe escort anadolu yakası escort kadıköy escort ataşehir escort deneme bonusu veren siteler
sakarya escort sakarya escort serdivan escort izmir escort
gaziantep escort bayan gaziantep escort seks hikayeleri erotik film izle gaziantep rus escort gaziantep escort bayan şahinbey escort şehitkamil escort gaziantep escort türbanlı escort
Ankara Escort seks hikayeleri eryaman escort porno film izle bodrum escort antalya escort bodrum escort bayan alanya escort bayan kayseri escort
bodrum escort izmit escort porno sikis eskişehir escort antalya escort Antalya Escort
bahçeşehir escort esenyurt escort kayaşehir escort halkalı escort arnavutköy escort avcılar escort silivri escort
escort bayan beylikdüzü escort bayan halkalı escort bayan avrupa yakası escort bayan şişli eskort mecidiyeköy escort bayan şirinevler escort bayan esenyurt escort bayan avcılar eskort şirinevler eskort beylikdüzü http://www.ilogak.com/istanbul/avcilar-escort/ http://www.ilogak.com/istanbul/esenyurt-escort/ http://www.ilogak.com/istanbul/atakoy-escort/ http://www.ilogak.com/istanbul/fatih-escort/ http://www.ilogak.com/istanbul/beylikduzu-escort/ http://www.ilogak.com/istanbul/silivri-escort/ http://www.ilogak.com/istanbul/capa-escort/ http://www.ilogak.com/istanbul/findikzade-escort/ http://www.ilogak.com/istanbul/buyukcekmece-escort/
DOLAR 32,3708 0.02%
EURO 34,7986 0%
ALTIN 2.394,90-0,07
BITCOIN 0%
İstanbul
15°

HAFİF YAĞMUR

SABAHA KALAN SÜRE

Merkez Bankası’ndan enflasyon tahmini

Merkez Bankası’ndan enflasyon tahmini

ABONE OL
30 Nisan 2018 14:24
Merkez Bankası’ndan enflasyon tahmini
0

BEĞENDİM

ABONE OL

Merkez Bankası Başkanı Murat Çetinkaya, “Enflasyonun, 2018 sonunda orta noktası yüzde 8,4 olmak üzere yüzde 7,2 ile yüzde 9,6 aralığında, 2019 sonunda ise orta noktası yüzde 6,5 olmak üzere yüzde 4,7 ile yüzde 8,3 aralığında gerçekleşeceğini tahmin ediyoruz” dedi.İlişkili Haberler

  • Mehmet Şimşek: Seçimden sonra reformlar öne alınıp kuvvetli başlangıç yapılabilir
  • Dolar kuru bugün ne kadar? (30 Nisan 2018 dolar – euro fiyatları)
  • MB: Süt ürünlerinde yıllık enflasyon yüzde 30’a yaklaştı

Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB) Başkanı Murat Çetinkaya, “Enflasyon Raporu 2018-II”in tanıtımı amacıyla düzenlenen toplantıda, bir önceki rapora göre güncellemeleri anlattı.

Enflasyonun, düşürmeye odaklı ve sıkı bir siyaset duruşu altında 2018 sonunda yüzde 8,4 olarak gerçekleşeceğini öngördüklerini, 2019 sonu için tahminlerinin yüzde 6,5 düzeyinde olduğunu belirten Çetinkaya, “Bu çerçevede enflasyonun, yüzde 70 olasılıkla, 2018 yılı sonunda yüzde 7,2 ile yüzde 9,6 aralığında (orta noktası yüzde 8,4), 2019 yılı sonunda ise yüzde 4,7 ile yüzde 8,3 aralığında (orta noktası yüzde 6,5) gerçekleşeceğini tahmin ediyoruz. Enflasyonun orta vadede yüzde 5 düzeyinde istikrar kazanacağını öngörüyoruz” diye konuştu.

Çetinkaya, ocak Enflasyon Raporu’nda yüzde 7,9 olarak açıkladıkları 2018 sene sonu enflasyon tahminini 0,5 puan güncelleyerek yüzde 8,4’e yükselttiklerini belirtti.

Başkan Murat Çetinkaya’nın Enflasyon Raporu 2018-II konuşmasında öne çıkan noktaları derledik pic.twitter.com/EwxzTB5rap

— Merkez Bankası (@Merkez_Bankasi) April 30, 2018

Bu güncellemenin 0,4 puanı petrol fiyatları ve döviz kuru kaynaklı gelişmelere bağlı olarak Türk lirası cinsinden dışalım fiyatları varsayımını yukarı çekmelerinden kaynaklandığını söyleyen Çetinkaya, şunları kaydetti:

“Ayrıca, vatan içi talebin gücünü korumasına bağlı olarak bir önceki rapor dönemine göre yukarı yönlü güncellediğimiz çıktı açığı ise 2018 sene sonu tahminini 0,1 puan artırdı. öbür taraftan, nakit politikasındaki sıkı duruşun kararlılıkla sürdürüleceği bir manzara altında 2019 sene sonu enflasyon tahminini yüzde 6,5 olarak koruduk. Baz etkisinin yanı dizi döviz kuru ve petrol fiyatlarındaki gelişmelerin gecikmeli yansımalarına bağlı olarak yıllık tüketici enflasyonunda kısa vadede dalgalanma oluşabileceği öngörülmekte ve risklerin yukarı yönlü olduğu değerlendirilmektedir.

Para politikası kararları ve tedbirlerin etkisiyle enflasyonun tekrar düşüş eğilimine girmesi beklenmektedir. Ülke risk priminde küresel ve vatan içi gelişmeler kaynaklı ek bir artış olmadığı varsayımı altında, sıkı nakit politikası duruşunun kararlılıkla sürdürülmesinin yanı dizi iktisadi etkinlik ve kredi büyümesinin daha ılımlı bir büyüme patikasına yakınsaması 2018 yılında enflasyondaki düşüş sürecini destekleyecek. Bu dönemde, nakit ve maliye politikaları arasında kuvvetli bir şekilde devam edecek eşgüdüm dahilinde vergi ve yönetilen/yönlendirilen eder ayarlamalarının da enflasyondaki düşüşe destek verecek şekilde belirlenmesi aka ehemmiyet taşımakta.”

Çetinkaya, yılın 2’nci Enflasyon Raporu’nun açıklandığı bilgilendirme toplantısında, son dönemde küresel ekonomide ve Türkiye ekonomisinde meydana gelen gelişmeler hakkında değerlendirmelerde bulundu.

Enflasyon raporlarında konjonktürel gelişmeleri özetleyip tartıştıkları bölümlere ek olarak ekonomik gündeme ilişkin öne çıkan bazı hususi konulara dair çalışmalara yer verdiklerini anlatan Çetinkaya, bu raporda da uluslararası ticarette son dönemde gözlenen korumacılık eğilimlerinden bahsederek, bu eğilimlerin mümkün sonuçlarını ele aldıklarını bildirdi.

Çetinkaya, küresel iktisadi faaliyetin istikrarlı şekilde güçlenmeye devam ederken, küresel enflasyon gelişmelerinin ılımlı seyrettiğini aktararak, “Birinci çeyreğe ilişkin küresel büyüme tahminleri önceki çeyreğe kıyasla yükselişe işaret ediyor. Sene geneline dair büyüme tahminleri de gelişmiş ve gelişmekte olan ekonomilerde yukarı yönlü güncellendi” diye konuştu.

Uluslararası ticarette artan korumacılık söylemlerinin küresel makroekonomik manzara üzerindeki muhtemel menfi etkilerine dair endişelerin mart başından itibaren tahvil getirilerinin bir miktar gerilemesine yol açtığına işaret eden Çetinkaya, sözlerini şöyle sürdürdü:

“Ancak, gelişmiş ülkelerde merkez bankalarının nakit politikasında normalleşme sürecine dair beklentilerin kuvvetli kalmasıyla uzun vadeli tahvil getirileri yükselmeye devam etti. öbür yandan, küresel risk iştahına bağlı olarak kapital akımları dalgalı bir seyir izlemekte. Şubat başından itibaren küresel finansal piyasalarda gözlenen oynaklıklar ve yakın dönemde ABD ile Çin arasında süregelen hariç ticaretteki korumacılığa dair tartışmalar gelişmekte olan ülkelerin risk primlerinde yükselişe sebep oldu.

Türkiye’nin memleket risk primi de eş devinim etti. Risk primindeki artış ve portföy girişlerindeki azalış, Türk lirasının değeri ve ima edilen oynaklığı üzerinde de etkili oldu. Arz ve talep yönlü gelişmelerin etkisiyle, ticari kredilerin büyüme eğiliminin tarihsel ortalamalara yakınsadığını, tüketicilere yönelik gereksinim ve ev kredilerinin büyüme eğiliminin ise 2017’nin son çeyreğinden bu yana bir miktar ivme kaybettiğini görüyoruz.”

“İLK ÇEYREKTE İKTİSADİ FAALİYET BİR MİKTAR İVME KAYBETMEKLE BİRLİKTE GÜCÜNÜ KORUDU”

Murat Çetinkaya, tüketici enflasyonunun yılın ilk çeyreğinde 2017 sonuna kıyasla 1,69 puan gerileyerek yüzde 10,23 seviyesine düştüğünü aktararak, “Alt gruplar genelinde görülen bu yavaşlamanın ağırlıklı olarak baz etkilerinden kaynaklandığını, çekirdek enflasyon göstergelerindeki iyileşmenin daha sınırlı kaldığını ve fiyatlama davranışında belirgin bir iyileşme kaydedilmediğini görüyoruz. öbür taraftan, gerek müstahsil fiyatları kaynaklı maliyet baskıları gerekse kuvvetli seyreden talep koşulları tüketici enflasyonu üzerinde etkili olmayı sürdürüyor” ifadelerini kullandı.

Ocak Enflasyon Raporunda öngördükleri gibi, 2017’nin son çeyreğinde de kuvvetli seyreden büyümeyi hususi ve halk tüketiminin sürüklediğini gözlemlediklerini belirten Çetinkaya, ilk çeyrekte ise iktisadi faaliyetin bir miktar ivme kaybetmekle beraber gücünü koruduğu tahmin ettiklerini bildirdi.

Çetinkaya, iş gücü piyasasındaki müspet gelişmelerin desteğiyle tüketim harcamalarının birinci çeyrekte büyümeyi desteklemeyi sürdürdüğünü, kapasite kullanımının yüksek seyrettiği sektörlerde makine teçhizat yatırımlarının hızlandığını ve net ihracatın dönemlik büyümeye katkısının arttığını tahmin ettiklerini dile getirdi.

“FİNANSAL KOŞULLAR YILIN BİRİNCİ ÇEYREĞİNDE BİR MİKTAR SIKILAŞTI”

TCMB Başkanı Çetinkaya, konuşmasının “Para Politikası Uygulamaları ve Parasal Koşullar” bölümünde, fiyatlama davranışlarına dair risklerin devam etmesi nedeniyle nakit politikası duruşunu 2017’nin son çeyreğinde kademeli olarak sıkılaştırdıklarını anımsattı.

Kasımda Türk lirası ve döviz likiditesine dair önlemler aldıklarından bahseden Çetinkaya, aralıkta gerçekleştirilen Nakit Politikası Kurulu (PPK) toplantısında ürem artışı gerçekleştirirken, ocak ve martta enflasyon görünümde kalıcı bir iyileşme oluncaya kadar sıkı nakit politikası duruşunu koruyacaklarını ve lüzumlu görülmesi halinde ek sıkılaşmaya gidebileceklerini duyurduklarını anlatım etti.

Çetinkaya, nisan ayındaki PPK toplantısında ise enflasyona ilişkin riskleri sınırlamak amacıyla ölçülü bir parasal sıkılaştırma yapmaya karar verdiklerini hatırlatarak, şunları söyledi:

“Bu doğrultuda, Geç Likidite Penceresi (GLP) borç verme oranı yüzde 12,75’ten yüzde 13,50’ye yükseltildi. Sistemin fonlama ihtiyacı kasımdan itibaren tamamen GLP’den sağlanıyor ve dolayısıyla piyasadaki gecelik repo ürem oranları GLP borç verme oranı seviyesinde oluşuyor. Türkiye’nin memleket risk priminin yükselmesi sonucunda, parasal koşullara dair mühim bir gösterge olan kur takası faizleri bütün vadelerde Ocak Enflasyon Raporu dönemine göre yükseldi.

Jeopolitik gelişmeler ve risk primindeki yükselişin etkisiyle Türk lirası öbür gelişmekte olan ülkelerin nakit birimlerine kıyasla daha fazla paha kaybetti ve daha dalgalı bir seyir izledi. Ticari kredi büyüme oranları tarihsel ortalamalara yakınsıyor. Eş bir yavaşlama eğilimini tüketici kredilerinde de görüyoruz. Finansal koşulları belirleyen bütün unsurları topluca değerlendirdiğimizde, finansal koşulların yılın birinci çeyreğinde bir miktar sıkılaşmış olduğunu gözlemliyoruz.”

Çetinkaya, tüketici enflasyonunun 2018 yılının ilk çeyreğinde bir önceki çeyrek sonuna kıyasla 1,69 puan azalarak yüzde 10,23 olduğunu ve Ocak Enflasyon Raporu öngörüsü ile uyumlu gerçekleştiğini söyledi.

Çetinkaya, işlenmemiş besin ve alkol-tütün dışı tüketici enflasyonu tahmininde de eş bir görünümün var olduğunu aktararak, şunları kaydetti:

“İlk çeyrekte besin enflasyonu öngörülerimize oldukça yakın gerçekleşti. Bu dönemde tüketici enflasyonu, birikimli maliyet baskılarının sürmesi, kuvvetli seyreden talep koşulları ve yükselen enflasyon beklentilerine enlem olarak yüksek seyrini korudu. Besin grubunun yıllık enflasyonundaki gerileme, yılın ilk çeyreğinde müspet hava koşullarına bağlı olarak meyve-sebze fiyatlarının düşük oranlı artışlar kaydetmesi neticesinde işlenmemiş besin grubundan kaynaklandı. Bu dönemde işlenmiş besin enflasyonu ise artış gösterdi. İşlenmiş besin enflasyonundaki menfi görünümde peynir ve öbür süt ürünleri fiyatları ve Ekmek Tebliği’nde gramaj değişikliği sonrasında birikmiş maliyet baskılarının yansımasıyla yükselen ekmek fiyatları öne çıktı.”

Enerji grubunda yıllık enflasyonun, sene başında elektrik fiyatlarında yapılan artışa rağmen, ilk çeyrekte petrol fiyatları ve döviz kurunun görece ılımlı seyretmesine bağlı olarak düştüğünü dile getiren Çetinkaya, “Temel mal enflasyonu yıllık bazda gerilemesine karşın, birikimli kur etkileri ve kuvvetli seyreden talep koşulları nedeniyle yüksek seviyelerini korudu. Hizmet grubunda da geçmiş enflasyona endeksleme davranışının yanı dizi asgari ücret artışı kaynaklı maliyet yönlü baskılar nedeniyle yıllık enflasyondaki gerileme sınırlı düzeyde kaldı. Tüketici fiyatları üzerinde müstahsil fiyatları kaynaklı maliyet yönlü baskılar sürerken, talep koşullarının kuvvetli olduğu sektörlerde bu durumun enflasyon üzerindeki etkisi daha belirgin şekilde hissediliyor” ifadelerini kullandı.

Çetinkaya, çekirdek enflasyon göstergelerinin yıllık değişiminde ve mevsimsellikten arındırılmış verilerle hesaplanan ana eğiliminde bir önceki çeyreğe kıyasla kaydedilen düşüşün sınırlı kaldığını aktararak, şu değerlendirmelerde bulundu:

“Enflasyonun yüksek seviyeleri ve enflasyon beklentilerindeki artış, fiyatlama davranışlarına ilişkin riskleri diri tutuyor. Çekirdek enflasyon göstergelerine dair yayılım endekslerini kullanarak takip ettiğimiz eder artırma eğiliminin güçlendiğini görüyoruz. Özetle, eğilim ve fiyatlama davranışına ilişkin takip ettiğimiz göstergeler, yılın ilk çeyreğinde enflasyonun ana eğiliminde yüksek seviyelerin korunduğunu gösteriyor.

Geçtiğimiz dönemde dışalım fiyatlarındaki artış enflasyondaki yükselişte belirleyici oldu. Döviz kuru gelişmelerinin de etkisiyle Türk lirası cinsi dışalım fiyatlarında yüksek artışlar görüldü. Enflasyon ve enflasyon beklentilerinin bulunduğu yüksek seviyeleri de göz önünde bulundurarak, dışalım fiyatlarındaki yükselişin fiyatlama davranışları üzerindeki etkilerini yakından takip ediyoruz.”

”2017 YILININ SON ÇEYREĞİNDE İKTİSADİ FAALİYET, GÜÇLÜ SEYRİNİ KORUDU”

TCMB Başkanı Murat Çetinkaya, 2017 yılının son çeyreğinde iktisadi faaliyetin, kuvvetli seyrini koruduğunu belirterek, bu dönemde Gayri Safi Vatan İçi Hasıla’nın (GSYH) dönemlik olarak yüzde 1,8, yıllık olarak ise yüzde 7,3 oranında artış kaydettiğini, böylelikle, 2017 yılı büyümesinin 2016 yılına kıyasla mühim ölçüde ivmelenerek yüzde 7,4 düzeyinde gerçekleştiğini söyledi.

Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB) Başkanı Murat Çetinkaya

Son çeyrekte dönemlik ve yıllık büyümenin kaynağının vatan içi talep olduğunu kaydeden Çetinkaya, şu bilgileri verdi:

“Talep bileşenleri açısından baktığımızda, vergi indirimlerinin sona ermesine rağmen hususi tüketimin diri seyrini koruduğunu, halk tüketiminin ise büyümeye desteğinin arttığını görüyoruz. Yatırımlar yıllık büyümeye katkı vermeye devam etse de, dönemlik büyümeyi sınırlandırıyor. Öte yandan, net dışsatım dönemlik ve yıllık büyümeye düşürücü yönde katkı yapıyor. 2016 yılının son çeyreğinden itibaren devreye giren önlem ve teşvikler, iç talep ve iktisadi faaliyetteki canlanmanın sektörler geneline yayılmasını sağlayarak 2017 yılında ekonomik büyümenin hızlanmasında belirleyici rol oynadı.

Yatırımlar tarafında, inşaat yatırımlarının sene genelinde yükseldiğini, makine teçhizat yatırımlarının ise yılın ikinci yarısında artış göstermeye başladığını gözlemliyoruz. Müspet seyreden hariç talebin ihracatı desteklemesi ve turizmdeki toparlanmanın belirgin katkısına karşın, altın ithalatındaki tarihsel ortalamaların üzerindeki artış nedeniyle 2017 yılında net ihracatın büyümeye katkısı 0,1 puan ile sınırlı kaldı. Altın ithalatı dışarıda bırakıldığında ise bu katkının yaklaşık 1,3 puan olduğunu tahmin ediyoruz.”

Çetinkaya, ilk çeyreğe dair açıklanan verilerin, iktisadi faaliyetin bir miktar ivme kaybetmekle beraber kuvvetli seyrini koruduğunu aktararak, “İktisadi faaliyetteki bu seyir iş gücü piyasasına müspet yansımaya devam ediyor. İş gücü piyasasındaki bu manzara bilhassa dayanıksız tüketim malı harcamaları üzerinden hususi tüketimi destekliyor. Göstergeler, inşaat faaliyetinde müspet hava koşullarının da etkisiyle artış yaşandığına, makine-teçhizat yatırımlarının da dönemlik bazda yeniden artışa geçeceğine işaret ediyor. Halk kesimi tüketim ve yatırım harcamaları kanalıyla büyümeyi destekleyici duruşunu koruyor” diye konuştu.

Dış ticaret tarafında, mal ve hizmet ihracatının artışını sürdürdüğünü, mal ve hizmet ithalatının ise bir miktar yavaşladığını gördüklerini dile getiren Çetinkaya, şunları anlatım etti:

“Bu görünüme karşın, kuvvetli iç talep nedeniyle yılın ilk çeyreğinde cari aleni arttı. 2018 yılında iktisadi faaliyetin ana eğilimine yönelerek kademeli olarak potansiyel düzeyine yakınsayacağını öngörüyoruz. Reel kurdaki birikimli paha kayıpları, turizmdeki toparlanma ve küresel büyümenin güçlenmesiyle beraber mal ve hizmet ihracatının büyümeye kuvvetli desteğini sürdürmesini ve cari dengeyi müspet etkilemeye devam etmesini bekliyoruz. İktisadi faaliyette öngördüğümüz seyrin iş gücü piyasasına müspet yansımalarının süreceğini ve işsizlik oranlarının gerilemeye devam edeceğini tahmin ediyoruz.”

“GIDA ENFLASYONU VARSAYIMIMIZI YÜZDE 7 OLARAK KORUDUK”

Murat Çetinkaya, enflasyon tahminlerinde enerji, dışalım ve besin fiyatlarının da mühim rol oynadığını belirterek, yakın dönemde ham petrol fiyatlarında gerçekleşen artışların vadeli piyasalardaki fiyatları da yukarı çektiğini söyledi.

Bu nedenle ham petrol fiyatları varsayımını, 2018 yılı için 66 dolardan 68 dolara, 2019 yılı için ise 62 dolardan 65 dolara yükselttiklerini vurgulayan Çetinkaya, sözlerini şöyle sürdürdü:

“Son dönemde ham petrol fiyatlarının yanı dizi alüminyum gibi bazı metal fiyatlarında da artış gözlemliyoruz. Buna karşın, şubat ayına ilişkin dışalım ünite paha endeksinin belirgin biçimde gerilemesi ve vadeli emtia fiyatları artış oranlarında bir önceki rapor dönemine göre mühim bir değişiklik olmaması, ABD doları cinsinden dışalım fiyatlarının 2018 yılı artış oranını aşağı çekti. Bu çerçevede, ortalama dışalım fiyatı yıllık artış oranı bir önceki rapor dönemine göre gerilemiş görünse de, dışalım fiyatları kaynaklı risklerde azalma olmadığını değerlendiriyoruz.

Birinci çeyrek sonunda yüzde 10,4 düzeyine düşen besin enflasyonu, yüzde 10,3 olan Ocak Enflasyon Raporu tahminlerine oldukça yakın gerçekleşti. Besin ve Tarımsal Ürün Piyasaları İzleme ve Değerlendirme Komitesi (Gıda Komitesi) gündemindeki tedbirleri de dikkate alarak, besin enflasyonu varsayımımızı 2018 ve 2019 sene sonu için yüzde 7 olarak korumuş bulunuyoruz.”

Orta vadeli tahminler üretilirken, mali disiplinin korunacağı ve yönetilen/yönlendirilen fiyatlar ile vergilerde öngörülmeyen bir artış gerçekleşmeyeceğini varsaydıklarını kaydeden Çetinkaya, “Tahminler üretilirken vergi ayarlamalarının ve yönetilen/yönlendirilen fiyatların OVP projeksiyonları ve otomatik fiyatlama mekanizmaları ile uyumlu olacağını öngörüyoruz. Maliye politikasının orta vadeli duruşu için 2018-2020 dönemini kapsayan Orta Vadeli Program projeksiyonlarını esas alıyoruz” şeklinde konuştu.

“YAPISAL ALANLARDA ORTAK ÇABA PLATFORMLARINA KATKI VERMEYE DEVAM EDECEĞİZ”

Çetinkaya, Merkez Bankası olarak son yıllarda eder istikrarını sağlama sürecinde kapsamlı bir strateji izlemeye gayret ettiklerini belirterek, öngörülebilir bir nakit politikası ile yapısal konulara kalıcı çözümler üretmeye yönelik koordineli çabaların bu stratejinin temelini oluşturduğunu anlattı.

Geçmiş tecrübeler enflasyonla mücadelede kalıcı sonuçlar almak bakımından her iki boyutun da birbirini destekleyecek şekilde kurgulanmasının önemine işaret ettiğini belirten Çetinkaya, şunları kaydetti:

“Para politikası duruşuyla ilgili olarak son yıllarda mühim adımlar attık. Fonlama politikasını kademeli olarak sadeleştirdik. Nakit politikasının duruşunun öngörülebilirliğini artırdık. Var durumda Merkez Bankası fonlama faizi ile piyasa faizleri tamamen aynı seviyede oluşuyor. Bu da parasal aktarım mekanizmasının güçlenmesine katkıda bulunmakta. Ayrıca, sahip olduğumuz bütün araçları eder istikrarı doğrultusunda kullanmaktayız. Yapısal alanlarda da besin fiyatları, kur riski yönetimi ve para-maliye politikası koordinasyonu konularında ara kat edildi. Ayrıca, kalıcı eder istikrarının önündeki mühim engellerden biri olan hariç açığımızı azaltma konusunda da son dönemde atılan adımları müspet karşıladığımızı anlatım etmek isterim. Orta vadede kalıcı eder istikrarının sağlanması bakımından rekabet ortamının ve üretimde verimliliğin artırılmasının da öncelikli hedefler arasında yer alması ehemmiyet taşıyor.”

Çetinkaya, bütüncül çerçevenin ödünleşimlerinin asgariye indirerek kalıcı çözümler üretmeyi hedeflediğini vurgulayarak, “Önümüzdeki dönemde Merkez Bankası olarak önceliğimiz, nakit politikasının etkinliğinin daha da artırılması ve enflasyonun istikrarlı bir iyileşme sürecine girmesinin sağlanması olacaktır. Bu çerçevede, bir yandan nakit politikası araçlarını eder istikrarına yönelik kararlı bir biçimde kullanırken öbür yandan yapısal alanlarda ortak gayret platformlarına katkı vermeye devam edeceğiz” ifadelerini kullandı.

ENFLASYON TEK HANE Mİ OLACAK, ÇİFT Mİ KALACAK?

PARA POLİTİKASINDA ‘SADELEŞME’ YOLDA

Para politikasında sadeleşmenin adımının zamanlamasına ilişkin soru üzerine Çetinkaya, sadeleşmeyle kasıt edilenin ve hedeflerinin nakit politikasının öngörülebilirliğini artırmak olduğunu söyledi.

Çetinkaya, bunu parasal aktarım mekanizmasının güçlenmesi açısından istediklerini ve 2015’te de yol haritası açıklandığında esas hedefin bu olduğunu anlatım etti.

Bu anlamda öngörülebilirliğin mühim ölçüde arttığını vurgulayan Çetinkaya, nakit politikası duruşunun ölçülmesine dair belirsizliğin neredeyse tamamen ortadan kalktığına dikkati çekti.

Çetinkaya, “Temel hedefimiz burada nihai adımı da atabilmek. Sadeleştirmeyle ilgili hedefimiz ve planımız devam ediyor. Son Kurul toplantısında teknik birimler tarafından sadeleşme sürecinin nihai aşaması ve yeni operasyonel çerçeveye dair sunumlar bu konuda yapıldı. Nihai adıma yakın olduğumuzu düşünüyorum. Kurul bunu değerlendirecek ve sadeleşmeye yönelik nihai adım önümüzdeki dönemde atılacak. Buraya fazla ırak değiliz” değerlendirmesinde bulundu.

“ENFLASYON GÖRÜNÜMÜNDEKİ GELİŞMELERE BAĞLI OLARAK PARA POLİTİKASI ŞEKİLLENECEK”

Çetinkaya, sıkılaştırma adımları atılırken ne gibi faktörlerin dikkate alındığına yönelik soru üzerine ürem kararlarında enflasyonu etkileyen geçici faktörlerden ziyade fiyatlama davranışlarını dikkate alarak orta vadeli perspektifle kararları şekillendirmeye çalıştıklarını anlatım etti.

İhtiyaç duyulduğu dönemlerde geçmişte olduğu gibi atılabilecek ürem adımlarının farklı ölçülerde şekillenebileceğini dile getiren Çetinkaya, son toplantıda bütün koşulları ve enflasyon görünümünü değerlendirerek ölçülü bir adım atılmasına karar verdiklerini anımsattı.

Çetinkaya, şunları kaydetti:

“Önümüzdeki dönemde tekrar enflasyon görünümündeki gelişmelere bağlı olarak nakit politikası şekillenecek. İhtiyaç duyulursa ek parasal sıkılaştırma yapabileceğimizi de tekrar son metnimizde değerlendirdik. Son devre gelişmelerinin fiyatlama davranışları üzerinde oluşturduğu ek risklerin de farkındayız. Bunları da gözlemleyerek, bahsettiğimiz enflasyon patikasında hem beklentilerin hem de fiyatlama davranışlarından uzaklaşmaması için gereksinim duyulabilecek adımları Para Politikası Kurulu (PPK) lüzumlu gördüğü şekilde atmaya devam edecektir.”

“İKTİSADİ FAALİYET POTANSİYEL DÜZEYİNE YÖNELECEK”

İktisadi etkinlik ve büyüme görünümüne ilişkin soru üzerine Çekinkaya, geçen yıl, 2016’daki gelişmelerden sonra önlem ve teşviklerin etkisiyle fazla hızlı bir toparlanma gerçekleştiğini ve 2017’de yüzde 7,4’lik büyüme görüldüğünü belirtti.

Çetinkaya, bu yılki büyüme görünümüne ilişkin şu değerlendirmelerde bulundu:

“Bazı unsurların baz etkisi başta olmak üzere, destekleyici politikaların ortadan kalkmasıyla beraber iktisadi faaliyetin kademeli olarak potansiyel düzeyine yöneleceğini öngörüyoruz. Potansiyel düzey ve çıktı açığına ilişkin ve bunun nakit politikası etkilerine dair çalışmalarımızı daha evvel paylaşmıştık. Maliye politikası ve nakit politikası arasında geçen yıllarda kuvvetli bir koordinasyonun sağlandığını görüyoruz. Yönlendirilen fiyatlar kanalı, enflasyonist baskı oluşturmayacak biçimde şekillendi. Bazı fiyatlamaların seviyesi belirlenirken, bu dikkate alındı. Bazı fiyatlamalarda dönemsel ertelemeler gerçekleştiğini gördük. 2018 yılında da bunun devam edeceğini öngörüyoruz.

Burada konjonktürel ve yapısal iki cepheden bakmak gerekiyor. Dönemsel ihtiyaçlar dikkate alınarak, nakit politikası ve maliye politikasının geçmiş ve bu dönemde olduğu gibi konjonktürel tedbirlerle birbirleriyle makro dengeyi destekleyici adımlar atması ülkü bir durum. Bunun dışında da orta-uzun vadede enflasyon sepetinin yaklaşık üçte birini oluşturan yönetilen-yönlendirilen fiyatlarda endeksleme gibi davranışların ortadan kaldırılması ve bu koordinasyonun daha kalıcı ve yapısal bir hale getirilmesi konusunda da ek adımlar olduğunu düşünüyoruz. Bu çerçevede de Merkez Bankası olarak ilgili kurumlarımızın Maliye Bakanlığı ve hükümetle temaslarımız devam ediyor.”

Bu yazı yorumlara kapatılmıştır.