AYM Başkanı Zühtü Arslan’ın “takdiri” ile AYM’den, Sayıştay’daki kadrosuna gönderilen Arslan’a izin dönüşü Sayıştay’a geri gönderilme yazısı tebliğ edildi ve herhangi bir gerekçe sunulmadı.
Arslan, Hürriyet Dünyası’na, Başkan Arslan’ın kendisi ile görüşmediğini, başkanın takdiri ile alındığını AYM Genel Sekreteri Raportör tarafından kendisine bildirildiğini, kendisinin de aynı gün (3 Ağustos) AYM’den ayrılıp Sayıştay’daki görevine başladığını belirterek, “Mahkeme koridorunda görünmem bile rahatsız yarattı. Ama aynı gün AYM ile ilişiğimi kestim. Odamı topladım” dedi.
Arslan dünya görüşleri farklı olan üç başkanla çalıştığını hiçbirisi ile ve Başkan Arslan ile de kişisel bir sorun yaşamadığını vurgulayarak, kurumsal mücadelesi ve muhalif olması nedeniyle görevden alındığını savundu. Murat Arslan, “YARSAV uluslararası alanda dokuz yıldır sözü dinlenen saygın bir yer edinmiştir. YBD’nin, arasında devletin desteği olsa da bu saygınlığa erişebilmesini mümkün değil. Biz kurumsal mücadelemize devam edeceğiz. Artık yandaş olmayana yok edilmesi gereken bir obje gibi bakılan ve savaşta her şeyin mubah göründüğü bir dönemden geçiyoruz ” dedi.
ÜÇ YARGI DERNEĞİNDEN KINAMA
Demokrat Yargı, YARSAV ve Yargıçlar Sendikası ile dün AYM’nin karşı kaldırımında ortak basın açıklaması ile Arslan’ın, Sayıştay’a gönderilmesini kınadılar ve “Derhal bu haksız, hukuksuz karardan dönülmesini ve Murat Arslan’ın görevine iadesini istiyoruz. Tüm yargıç, savcı, avukat meslektaşlarımızı, yargı örgütlerini, Türkiye Barolar Birliğini, Baroları, sivil toplum örgütlerini, hukuk ve demokrasiye saygılı halkımızı YARSAV’a ve Murat Arslan’a destek olmaya çağırıyoruz. Hakkımızda ferman yazılsa da kendi aklımızla düşünmeye devam edeceğiz” dediler.
YBD ÜYELİĞİNE YARSAV VE SENDİKADAN İSTİFA ŞARTI
Ortak açıklamada, “Sadece YARSAV Yönetiminin tehdit edilmesini mi, değil, HSYK’nın merhametinden ve dağıttığı ulufeden yararlandırılmaları için meslektaşlarımızın YARSAV ve Yargıçlar Sendikası üyeliğinden istifa etmelerinin ve YBD’ye üye olunmasının şart koşulmasını da anlayamıyoruz” eleştirisi yapıldı.
ARSLAN’IN ÖZGEÇMİŞİ
1974 yılında Ankara’da doğdu. İlk ve orta öğrenimini Ankara’da tamamladıktan sonra İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi’nden 1999 yılında mezun oldu. Avukatlık stajının ardından 2001 yılında Sayıştay’da Denetçi Yardımcısı olarak göreve başladı. Sayıştay Daireler Kurulu Başraportörlüğü’nde görevli iken, 20.03.2006 tarihinde Anayasa Mahkemesi Raportörlüğü’ne atandı. Halen Gazi Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü’nde “Kamu Mali Yönetiminin Yeniden Yapılandırılma Çalışmalarının Analizi” isimli yüksek lisans tez çalışmalarını yürütmektedir. Çeşitli dergi ve gazetelerde mesleki konularda ve mali hukuk alanında inceleme ve makaleleri yayımlanmış olup halen Sayıştay Dergisi Yayın Kurulu Üyeliğini devam ettirmektedir. Evli ve iki çocuk babasıdır.
İŞTE O AÇIKLAMANIN TAM METNİ YARSAV BAŞKANI MURAT ARSLAN BASIN AÇIKLAMASI:
Murat Arslan şimdiye dek onurundan, kişiliğinden ödün vermemiş, varlığını siyasi iktidarın varlığına armağan etmemiş, saygın bir hukukçudur ve YARSAV’ın başkanıdır.
Düne kadar Anayasa Mahkemesi Raportörü olarak görev yapmakta iken adli tatilde sessiz sedasız bir şekilde Mahkeme ile ilişiği kesilmiş ve Sayıştay’daki görevine geri gönderilmiştir.
Elbette Sayıştay’daki görevi de saygın ve onurlu bir görevdir.
Fakat, kendisine nezaketen bir söz hakkı verilmeden, bir sebep belirtmeden Anayasa Mahkemesi Başkanı tarafından görevine son verilmiş, izinden döndüğünde yazısı tebliğ edilmiş, ardından mahkeme koridorunda görülmesi bile rahatsızlık yaratmış, gitmeyeceğinden endişe edilmiştir.
Neden mi?
Çünkü, Anayasa Mahkemesi’nin muktedirleri ve onların memurlarının Murat Arslan ile karşılaşmaya yüzleri ve cesaretleri yoktur. Yaptıklarının haksız olduğunu kendileri de bilmektedir. Zira utançları yaptıklarını açıklamaya engeldir ve bu nedenle de hukuken sakat bu işlem için yargı kamuoyunun tatilde olduğu zamanı seçmişlerdir.
Gönderilme kararını, 4 Ağustos 2015 tarihinde Adalet Bakanı Kenan İpek’in, YARSAV hesabından atılan ve HSYK’yı eleştiren bir twit nedeniyle durumun HSYK’ya iletildiğini, gereken inceleme ve soruşturmanın yapılacağını ifade ettiği gazete söyleşisinden bağımsız değerlendirmek mümkün değildir.
Türkiye’nin Anayasal Kurumları ve yasal kuruluşlarının, bırakın siyasi otoritenin söylediklerini, zihninden geçenleri emir telakki etmeye dönüşen biat kültürünü bu kadar benimsemeleri hukuk ve demokrasiyi, yargının bağımsızlığı ve yargıç tarafsızlığı ilkelerini tehdit eder hale gelmiştir. Artık gerçek kişilerin değil tüzel kişilerin de gözleri ve gönülleri mühürlenmiş, gönüllerine kin ve nefret tohumları ekilmiştir.
Siyasi iktidar, uykusunu kaçıran, yargı bağımsızlığını ve yargıç tarafsızlığını içselleştirmiş, kendisine tevdi edilen yargılama ve millet adına karar verme gücünü ikbal ve istikbal beklentisi uğruna siyasi otoriteye, muktedire rehnetmeyen yargıçlara, bu yargıç ve savcıların oluşturduğu yargı örgütlerine tahammül edememektedir.
Biz gittikçe otoriterleşen, eğitimsizleştirilmiş, yoksullaştırılmış ve yoksunlaştırılmış tek tip insan yetiştirmeyi amaçlayan siyasi iktidarı zor da olsa anlayabiliyoruz. Fakat siyasi iktidarın gölgesi altında doğup gelişen ve kendisine yargının çoğulcu örgütüyüm diyen, çoğulculuğu aynı şeyleri söyleyen çokluk olarak anlayan bir yapının her şeye rağmen bir yargı örgütünü soruşturmayla, gereğinin yapılacağı ile tehdit eden bir Adalet Bakanının yanında yer almasını, bağımsız bir yargı örgütü olan YARSAV’ın Başkan ve Üyelerinin cezalandırılmasından, zarar görmesinden nemalanmaya çalışmasını ve bizatihi yargıç ve savcılar eliyle örgütlü olmanın anlam ve öneminin ikincilleştirilmesini, değersizleştirilmesini anlayamıyoruz.
Sadece YARSAV Yönetiminin tehdit edilmesini mi, değil, HSYK’nın merhametinden ve dağıttığı ulufeden yararlandırılmaları için meslektaşlarımızın YARSAV ve Yargıçlar Sendikası üyeliğinden istifa etmelerinin ve YBD’ye üye olunmasının şart koşulmasını da anlayamıyoruz.
Sonuç olarak;
Siyasi iktidar, muktedir talimatını vermiş, Adalet Bakanı soruşturma ve gereğinin yapılacağı tehdidiyle durumu başkanı olduğu HSYK’ya bildirmiş ve bunu kamuoyuna duyurmuş,
Anayasa Mahkemesi Başkanı da bu güne kadar başarılı bir şekilde çalışan, onurundan, kişiliğinden, hukukçuluğundan ödün vermeyen, ikbal ve istikbal beklentisiyle beynini ve vicdanını siyasi iktidara teslim etmeyen YARSAV Başkanı Murat Arslan’ın mahkeme ile ilişiğini kesmiş, görevine son vermiştir.
Şiddetle kınıyoruz.
Derhal bu haksız, hukuksuz karardan dönülmesini ve Murat Arslan’ın görevine iadesini istiyoruz.
Tüm yargıç, savcı, avukat meslektaşlarımızı, yargı örgütlerini, Türkiye Barolar Birliğini, Baroları, sivil toplum örgütlerini, hukuk ve demokrasiye saygılı halkımızı YARSAV’a ve Murat Arslan’a destek olmaya çağırıyoruz.
Biz bu zulmü, otoriterleşen bir siyasi iktidarı, tek tipleştirmeyi, yargıyı siyasi iktidara ram eden zihniyeti kabul etmiyoruz, etmeyeceğiz.
Uluslararası yargı örgütlerine bu haksız hukuksuz tasarrufu taşıyacağız. Bizim mücadelemiz evrensel hukuk ilkelerinin bizim güzel ülkemizde de egemen kılınmasına dairdir.
Yargının, kim olursa olsun siyasi iktidarın emrine amade edilmesine, yargıç ve savcıların memurlaştırılmasına, HSYK’dan iltifat görmeleri karşılığı onurlarının ve kişiliklerinin yok edilmesine izin vermeyeceğiz.
Türkiye yargısının hükümet cemaat arasında sıkıştırılarak değersizleştirilmesine, itibarsızlaştırılmasına, kişiliksizleştirilmesine seyirci kalmayacağız. Hakkımızda ferman yazılsa da kendi aklımızla düşünmeye devam edeceğiz.